Müslümanların tavrı nasıl olmalı?

 

 

Karikatür krizi, Papa´nın aşağılayıcı sözleri vs. vs. Müslümanlar ve İslam dini zor bir dönemden geçiyor. Medyada İslam kötü, terörcü ve şiddet içeren bir din olarak gösteriliyor. Böyle bir zamanda en doğru tavrı göstermek gerekir. Hassas davranmak gerekir.

Şiddet eylemleri, bayrak yakmalar, bağırmalar, çağırmalar aslında İslamı şiddet dini olarak gösterenlerin ekmeklerine bal çalışıyor. Çünkü bu davranışlar onların aşağılayıcı sözleriyle bağdaşıyor, yani: „İşte bakın. Aynen dediğimiz gibi, müslümanlar şiddetli insanlar.“ Tam onların dediklerini yapmış oluyoruz.

Bizim kaynağımız Kur´an-ı Kerim olmalı. Tek rehberimiz Kur´an´dır. Furkan-ı Kerim bizden nasıl bir tavır göstermemizi istiyor? Ve Kur´an-ı okumak ve anlamak için alim olmak gerekmiyor. Kur´an-ı herkes okuyabilir, okumalı.

İşte Furkan süresinin 63. ayeti bizlere tam bir merhem oluyor. Açık ve net bir şekilde nasıl bir tavır göstermemiz gerektiğini söylüyor. Cenab-ı Erhamürrahimin buyuruyor ki:

„Rahmân'ın(has) kulları onlardir ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (geçerler).“ (Furkan: 63)

Yada Cenab-ı Allah Musa (a.s)´ya ne demişti? Hatırlayalım:

 „Ona (Firavun´a) yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar.“ (Taha: 44)

İşte ayet ortada. Peki bizim beşer aklımız Firavun gibi bir zalim karşısında ne yapmamızı emrederdi? „Sen Peygambersin. O kim oluyorki? Git Firavuna iki çak, iş tamamdır.“ İşte aklın yetmediği yerde, aklın almadiği yerde, ilahi mesaj yetişiyor.

Aslında bu müthiş açıklamalar, bu iki ayet, bizlere yeter aslında. Yazar Engin Noyan´ın yazdığı gibi: „Ben tepkiye tepki demem, Muhammedi olmadıkca“. Bizim tepkimiz Kur´an´a ve sünnete uymuyorsa, İslama ve müslümanlara zararmıdır, kârmıdır? Bayrak yakmak ile elimize zarardan başka ne geçiyor?

Kuvvet kalemdedir. Demek ki yapılması gereken yazmaktır. Yahudi Yazar Uri Avnery´bile Papanın menfi sözleri karşısında öyle bir makale yayınladı ki, hem Papayı, hem Katolik Kilisesini susdurdu. „Muhammedin Kılıncı?“ isimli makalesinde Avnery şöyle yazıyor: „Eğer İslam kılınç ile yayılmış olsaydı, bugün Yunanlar, Bulgarlar, Sırplar, Rumlar hep Müslüman olurdu. Fakat elimizde hiç bir delil yok ki, müslümanlar yahudileri veyahut hristiyanlari müslümanlığa zorlamış olsun.“

Aynen bu şekilde araştırmacı-yazar Mustafa Özcan „İslam´dan Papaya cevap“ diye bir kitap yazıyor. Bu kitapta Papa´nın sorduğu soru, yani „Muhammed, yenilik olarak ne getirdi?“, nefis bir şekilde, ilmi bir uslüp ile cevaplanıyor.

Veyahut Papa´nın Türkiye gezisini hatırlayalım. Gerek Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, gerekse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İstanbul müftüsü Mustafa Çağrıcı´nın tavrını hatırlayalım. Taviz vermeden, vakur, şahane ve harika bir tavır ile Papa karşılandı. Tüm dünyaya yalakalıklık veyahut dalkavukluk yapmadan İslamın misafirperverliği gösterildi. Peygamberimizin yenilik olarak getirdiği bir çok tavır gösterildi.

Kur´an´ın ve sünnetin rehberliğini terk ettiğimiz vakit, yolumuzu bulamayacağız...

 

Cemil Şahinöz

 

Yayınlandığı dergi Ayasofya Nr.19, Nisan 2007