NECİP FAZIL KISAKÜREK
Necip Fazıl 26 Mayıs 1904 yılında İstanbul´da doğdu. Eğitimini Fransız ve Amerikan kolejlerinde, Bahriye Mektebinde ve Darülfünunun Felsefe Şubesinde görmüş. 1925´de Paris´den İstanbul´a dönmüş ve bankalarda çalışmış. 1928 senesinde “Kaldırımlar” adlı şiir kitabını çıkarır ve namı duyulmaya başlar. 1944 senesinde “Büyük Doğu” dergisini çıkarmaya başlar ve politikaya atılır. Çeşitli kereler cezaevine girer ve çıkar. 1980 yılında Türk Edebiyat Vakfı tarafından “Şairler Sultanı” ilan edilir. 25 Mayıs 1983´te İstanbul´da vefat eder. Allah rahmet eylesin.
Seyyid Abdülhakimi Ziyaret
Seyyid Abdülhakim Efendiyle karşılaştığında, hayatının dönüm noktasına gelir. Bu karşılaşma anını şöyle tarif eder:
“Bana yakın gözlerle bir kerecik baktınız; Ruhuma, büyük temel çivisini çaktınız!”
“Tam otuz yıl saatim işlemiş,
ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...” (Tam
Otuz Yıl, 1934)
Bu olaydan sonra, Necip Fazıl birden “mürteci” ve “dindar” olarak
namlandırılır. Fakat o yolundan vazgeçmez ve İslami edebiyatın öncüsü
olarak gönüllere yerleşir.
İslam görüşü
Eski
şiirlerini çöpe atıyor
Ünlü
“Çile” kitabının önsözünde Necip Fazıl şöyle yazıyor: “Mal
sahibi bensem, bunları istemediğim, tanımadığım ve çöplüğe attığım
bilinsin... Attıklarım, aldıklarımdan çok olan eski şiirlerimi yenileriyle
demetledikten ve bu kitapta derledikten sonra meydana gelen şu kadar parça şiir,
şu ana kadar şairliğimin tam ve eksiksiz kadrosu oluyor. İşte şiir kitabım,
bu, hepsi bu kadar; ve bu kitaba gelinceyedek başka hiçbir şiir, bana, adıma
ve ruhuma mal edilemez.”
Necip Fazıl Bediüzzaman Said Nursi´yi ziyaret ediyor
"Üstad
İstanbul'a gelince sanki bütün İstanbul halkı Akşehir Palas Oteline boşaldı.
Hergün yüzlerce insan Üstadı ziyaret ediyordu. Bu arada bir çok tanınmış
zevat da bu ziyaretçiler arasındaydı. Necip Fazıl da Üstadı ziyarete gelmişti.
Üstad, kendisini alaka ile karşıladı. Bir sandalyeye oturttu.
"Necip
Fazıl, kendisinin yanına gelip giden gençleri Üstad Bediüzzaman'ın yanında
ve hizmetinde görünce (ben tahmin ediyorum) üzülmüş olacak ki, Üstad
kendisine:
"Üzülme!
Üzülme! Ben Doğucuları, Risale-i Nur talebesi olarak kabul ettim. Ben seni Risale-i Nur'a
yirmi senelik hizmet yapmış olarak kabul ediyorum' dedi.
"Yine
Necip Fazıl'la olan görüşme sırasında Üstadın şöyle dediğini hatırlıyorum:
"Biz
bir ağacın meyveleriyiz. Aramızda ayrılık-gayrılık yoktur. Ders almak ve
kaynak bakımından aynı yere gidiyoruz.'
Ahmed
Ramazan Bey anlatıyor: "Uzun seneler Suriye'de
kaldım. Türkiye'ye
1961'de geldim. 1950'lerde Büyük Doğu mecmuasında çalışırken, Necip
Fazıl, Üstaddan sitayişle (övünerek) bahsederdi. Mecmuada, Nur'lardan parçalar neşrederdi."
Kısa Şiirleri
Eczahanede ama hangi rafta şişede?
İslam ki tek ilaçtır örümcekli köşede.
Haberi
Yok (1929)
Şu geçeni durdursam tutup da eteğinden,
soruversem haberin varmı öleceğinden?
Müslüman
Yüzü (1976)
O
yüz, her hattı tevhid kaleminden bir satır;
O
yüz ki, göz değince Allah´ı hatırlatır...
Ağzımı
Dikseler (1973)
Tel
tel ve iplik iplik dikseler de ağzımı;
Tek ses duysalar; Allah... Yoklayanlar
nabzımı.
Tek
Kelime (1977)
Ne var ki, pazarlığa girişecek
ecelle;
Sermayem tek kelime, Allah azze ve
celle...
Aşk ve Korku (1980)
Aşk korkuya peçedir, korku da aşka perde,
Allah'tan nasıl korkmaz, insan O'nu sever de...
Güzel (1977)
Güzel Allah'ım, senden ne gelecekse gelsin;
Sen ki, rahmetinle de kahrınla da güzelsin...
Cemil Sahinöz
Yayınlandığı Dergi: Ayasofya Nr.8, 2004, s.16-17
Kaynaklar:
- Adnan Şenel, Düşüncenin Temelleri, Kamer, İstanbul, 1993
- Halit Ertuğrul, Toplumun Işıkları, Timaş Yayınları, İstanbul,
2002
- Necip Fazıl Kisakürek, Çile, Büyük Doğu Yayınları, 46.
Baskı, İstanbul, 2002
- Necmeddin Şahiner, Son Şahitler, 3.Cild, 4.Cild, Yeni Asya, İstanbul,
1988