AMELLERİ
SİLEN HASTALIK: GIYBET VE DEDİKODU
Ey iman edenler! Zannın
çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından
çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır
mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz
Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir. Hucurat Süresi,
12.ayet
Gıybetin
anlamı bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri
söylemek. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda
kullanılır. Peygamber Efendenmiz gıybeti şöyle tanımlar:
"Gıybet, kardeşini hoşuna gitmeyecek şekilde anmandır"
(Tirmizî, Birr, 23; Dârimî, Rikat, 6; Mâlik, Muvatta, Kelâm,10; Ahmed b.
Hanbel, II, 384, 386) Bediüzzaman gıybetin tarifini şöyle yapıyor:
Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır
olsa idi ve işitse idi, kerahet edip darılacaktı. Eğer
doğru dese, zâten gıybettir. Eğer yalan dese; hem gıybet,
hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır. (Said
Nursi, Mektubat, s.267)
Cenab-ı
Allah gıybeti (dedikoduyu) kesinlikle yasaklamışdır.
Tiksindirici bir olay olarak görmüş ki ölmüş kardeşinin
etini yemek ile kıyaslamış. Ama ne yazıkdır ki,
dedikodu en çok kendi milletimiz arasında yayılmış bir
hastalıkdır.
Evet, dedikodu bir hastalıkdır.
Hemde bulaşıcı bir hastalık. Öyle ki herkesin dilinde. Medya´nın da desteği ile dedikodu ekmekden fazla yayılmış
insanların evine. Halbuki gıybet bir sahtekarlıktır, iki
yüzlülüktür. Gıybet yapmamak ise delikanlılıktır,
büyük bir fazilettir.
Gıybet kabir azabını
alevleyen en büyük günahlardandır. Öyle
bir günahdır ki, bütün yapdığınız ibadetleri boşa
kılar. Yani haramların en belalısıdır. Çünkü
farz edin ki, gıybet etdiğiniz kişi öldü. O zaman ne borcunuzu
ödeyebilirsiniz, ne kefaret verebilirsiniz, nede tövbe edebilirsiniz. Bu işin
hesabı kabir azabıdır.
Gıybet tüm amelleri iptal eden
korkunç bir günah. Şöyle diyor Bediüzzaman: Nasıl ateş
odunu yer bitirir, gıybet dahi güzel amelleri yer bitirir. Peygamber
Efendimiz sav bir insanın elbisesi uzundu demesini bile o şahıs
bunu duysaydı rahatsız olabilirdi diye gıybet sayıyor. Oysa
Bediüzzaman bir köpeğin bile gıybetini yaptırmıyor.
Gıybetin doğrusu
yanlışı olmaz. Söylenen doğru dahi olsa gıybettir. Doğru
söylesen gıybettir, yalan olsa hem gybet hemde iftira! Gıybet
yapılan yerde susan kişi gıybete ortak olmuş olur. Diliyle
gıybetçiye karşı duramayanın kalbiyle inkâr etmesi
gerekir. (İmam Gazzâli, Zübdetü'l-İhya, Trc: Ali Özek, İstanbul
1969, 362, 363)
Onun için gıybet
edilen yerleri boykot etmek lazım. Onu kesinlikle hafife almamak lazım. Milletimizi
ve insanlarımızı yiyip bitiren bu beladan kurtulmak, ancak onu ve
onu uygulayanları boykot etmek ile olur. Sahabeler her türlü gıybetin
yapıldığı ortamdan kaçmışlar, gıybet
duyduklarında ya yapanı ciddi uyarmışlar yada kulaklarını
tıkayarak oradan uzaklaşmışlardır.
Gıybeti ancak canavarlaşmış vicdansızlar yapar. Bir
insan asla gıybet edemez. Cenab-ı Erhamürrahim Kur´an-ı Kerim´de
gıybet edenleri Cehennem ehli olarak isimlendiriyor.
Gıybetcinin günâhtan
kurtulması için pişmanlık duyması, tövbe etmesi, gıybetini
yaptığı kimse ile helâlleşmesi gerekir. Allah bizi bu
beladan korusun.
Cemil Şahinöz
Yayınlanan dergi: Ayasofya Nr.11, 2004, s.7